İÇİMİZDEN BİRİ

İÇİMİZDEN BİRİ "Can Fiko"

Bu haber 8921 kez okunmuş ve görüntülenmiştir.

Can şehir, güzel şehir… Bir türkü söyle!  İçimizi ısıtsın. Hani şu erişilmez doruklarından söz ediyoruz ya, ya da hani şu yazar Ömer Yerlikayanın kaleme aldığı rüzgârlı tepelerde mırıldansın türkülerin, sonra dönsün küçük şehrin sokaklarında yüreğimizi yakan melodilere dönüşsün. 

Deli Fikomuz, Deli Cemalimiz, Deli Zabitimiz, Deli Askerimiz, Deli Osman’ımız… 

Onları yâd ettikçe burnumuzun direği sızlıyor. İçimiz yanıyor arkadaş. Nasıl bir şehir bu böyle? Bir şehrin bir aile olduğu, bir can olduğu nerede görülmüştür. Geçmişine bu denli bağlı, aynı şarkıyı söyleyen aynı rüzgârda sarsılan, aynı çoruhta ıslanan aynı çoruhta çimen, piknik Süleyman dayıda efkârlanan, Kuzu kebapta çağ kebabı yiyen sonra direk dibinde çayını yudumlayan… 

Ah! Bu şehrin güzel insanları canlarım, can kardeşlerim helal olsun hepinize… 

Bu küçük şehir hatıraları ile var oldu. Sevgisini, gücünü geçmişinden aldı, toprağından aldı. Dağlarıma dokunmayın arkadaş, ormanıma, rüzgârlı bayırıma, cerat tepeme dokunmayın arkadaş! Hatıralarımıza dokunmayın. Fikomuz, Cemalimiz, zabitimiz, osmanımız, askerimiz, aşkımız, sevdamız rahat uyusun arkadaş. Bu küçük şehrin insanlarına dokunmayın arkadaş…

Bu küçük şehrimizde bizim bir Fikomuz vardı. Adı Fikret’ti. Ama sokakta herkes ona Fiko derdi. Utangaç içine kapanıktı. İri patlak gözleri açık maviydi. Sağ gözü hep kapalı gibi dururdu. Başı büyük, alnı genişçeydi. Uzun sivri burnu, iki yana yayılmış ağzı vardı. Bıyıkları burnuna sokulmuş gibi üst dudağında yapışık dururdu. Boynu kalın, çenesi genişçeydi. Kepçe kulaklıydı. Kendisi ile özdeşleşen şapkası, bir evin çatısı gibi iki yanına kaydık dururdu. Gözlerinde öyle bir mana vardı ki, onu çözmeye kimsenin gücü yetmezdi. Tuhaftı bakışları; Mutluluktan öte farklı bir derinlik, bir gizem, insanı şaşırtan bir tılsım vardı. Bu şehrin öfkesi, acısı, kederi, hüznü onda gizliydi. İnsanı delip geçen bakışları ya çok uzaklara bakardı ya da burnunun dibine bakıyormuş gibi yakın dururdu. Karşılaştığı her insana sevgisini minnettarlığını gösterir sağ elini kalbinin üzerine defalarca götürürdü.

Bizim Fikomuz her olayın içindeydi. 

Olmasa da insanlar bir şekilde olayı taşır, onu içine sokarlardı. Elinde sigarası hiç eksik olmazdı. Bu toprakları öylesine sevmişti ki bu küçük şehrin sokakları onun evi gibiydi. Bazen kendini bilmez birkaç kişi çıkar sözde gönül eğlendirmek için onu kızdırırdı. Fiko kızınca farklı bir insana bürünürdü. Sağ elinin işaret parmağını çengel yaparak ağzına sokar kendince tepkisini ortaya koymaya çalışır, bir şeyler homurdanırdı. O haliyle bile çok hoştu. Bizim Fikomuz çocukları çok severdi. Bizim Fikomuz bir candı.

Altın gibi bir kalbi vardı. Şehir esnafı onu çok seviyordu. O acıktığında bütün şehir onundu. Onu konuşurken pek ender görürdük. Bakışları ve o güzel yüreği çok şeyi anlatıyordu. Yıllar sonra bir gün arkadaşım Yükselin çay ocağındaydık. Çay içiyorduk. O güzel insan Fikoda bizimle birlikteydi. Yüksel saz çalıyordu. Oda eli ile müziğin ritmine tempo tutuyordu. Keyiflenmişti. Çayını tazelettirdi. Konuşmaya başladı. Ne kadar hassas yüreği vardı, ne kadar güzel bir insandı… Sigarasından derin nefesler çekiyor, dumanını aşağıya veriyordu. Ah! Fikomuz, güzel insan, bu sokakların gülü. Bu şehrin insanları seni hiç unutmadı. Yaşarken de çok seviliyordun, şimdi aramızda değilsin inan yine çok seviliyorsun. Toprağın bol olsun. Sen yerinde rahat uyu. Seni hepimiz özledik. Bak senin için neler söyleyecek bu insanlar.  Son rüyanda mutlu ol güzel insan…

Sevgi ile kalın. 

Ömer Yerlikaya

ETİKETLER :

ÖNERİLEN HABERLER

2025 KUTLAMA TV+ BANNER AKBANK Arhavi Çay Bisse Erkek Giyim
30.Ağustos-3 30 Ağustos-2 30 Ağustos-1