Karadeniz Konfederasyonu Disiplin Kurulu Başkanı, Elektrik Mühendisi Sedat Mısır enerji sektörünün nabzını tutmaya devam ediyor.Ülkemize kazandırdığı birbirinden güzel projelerle bilimsel çalışmalarını sürdürürken, yenilebilir enerji kaynakları Dünyanın geleceğidir dedi.

HES’ler ile ilgili de Karadeniz Konfederasyonu ve Artvin Dernekler Federasyonu ile ortaklaşa bilimsel bir çalıştay da yaptıklarını belirtirken, Ülkemizde son yıllarda sanayi sektörünün toplu iş yeri modelleri tarzında gelişmesi, büyük şehirlerde konut projelerinin kulelere dönmesi, yine ülkesel ve bölgesel bazda Nükleer Santraller, HES’ler, Rüzgar ve Güneş Enerji Santralleri konusunda ulusal ve uluslararası konjektörde doğanın ekolojik yapısının bozulmamasına özen gösterilmesi konularında Karadeniz Sivil Toplum Kuruluşları Dergisi olarak görüşlerini aldık.

Biraz kendinizden bahseder misiniz?

1956 yılında Artvin Ortaköy de doğdum. İlkokulu köyümde, ortaokulu Maltepe Lisesi Orta Kısmında, lise öğrenimimi Haydar Paşa Teknik Okulları Elektrik bölümünde okudum. 1979-1980 öğretim yılında Yıldız Teknik / Kocaeli Elektrik bölümünden mezun olduktan sonra, İTÜ / Elk. Elkn. Fakültesi Elektrik Mühendisliği bölümünü bitirdim. Özel sektörlerde bulunduktan sonra serbest mühendis olarak çalışmaktayım.

Firmanızın faaliyetleri konusunda bahseder misiniz?

Firmamız; Elektrik mühendisliği, proje ve müşavirlik, taahhüt ve müteahhitlik, trafo merkezleri işletme ve bakım, A.G/O.G. Enerji nakil hatları, A.G. Dağıtım tesisleri, sanayi işletmeleri, genel ve özel amaçlı aydınlatma tesisleri, paratoner ve topraklama tesisleri ve elektro-mekanik elektrik enerji dağıtım sistemleri alanlarında hizmet vermekteyiz. Faaliyetlerimiz konut ve Endüstriyel sanayi projeleri çevresinde gelişmektedir.

Karadeniz Konfederasyonu Hakkındaki Düşüncelerinizden Bahseder misiniz?

Yöresel ve Töresel kültürlerin yarınlara taşınmasında bölgesel birliktelik olarak tanımlamak istiyorum. Ülkesel birlik ve beraberliklerin temelleri olarak yarınki Türkiye’nin sosyo-kültürel bileşkesidir. Karadeniz Konfederasyonu Karadeniz bölgesindeki derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının bir olabilmesi için, Seslerinin birleşerek daha çok çıkması için büyük bir şans ve bir o kadar da ihtiyaçtır.

Karadeniz Bölgesinde ki yatırım olanaklarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son yıllarda bölgeye yol, Elektrik, Telefon, tarzında yüksek oktanlı yatırımların yapıldığı aşikârdır.

Ancak; Edinimlere göre kırsal HES projelerinin bölgede benimsenemediği, Büyük HES ler le de ekolojik yapının değişim gösterdiği, sanayi sektörü açısından etkin biçimde bölge desteklenememiştir.

Nitekim yakın geçmişten başlayıp özellikle orta ve doğu Karadeniz bölgesinde artarak gelişen köy turizmine yapılan destekler sayesinde bu bölgelerde yaşayan halk ekonomik açıdan az da olsa rahatlama fırsatı bulmuştur. Devletin bu tarz girişimlere olan desteği her zaman vardır ve olacaktır ancak artması da gerekmektedir. 

Gelecek yıllar özellikle Doğu Karadeniz’in kırsal kesimlerinde organize sanayi bölgeleri oluşumu sağlanması ülkemizdeki istihdam politikasını geliştireceğini vurgulamak istiyorum. 

Son günlerde gündemde olan nükleer santrallerle ilgi düşüncelerinizi bölgesel anlamda alabilir miyiz?   

Öncelikle ifade etmeliyim ki bir elektrik mühendisi olarak elektrik ve enerjiyle ilgili her türlü çalışmalara sempatiyle bakar ve olumlu bulurum. Bilhassa Nükleer enerjide geç kalınmıştır. Bu konuda ileri seviyede olan ülkelere yetişmek adına daha çok araştırıp daha da fazlada çalışmamız gerektiği aşikardır. Çernobil felaketinin nusubete soktuğu bölgemizde yarınları nükleer mezarlık yapmanın hoşnut olmayacağını  belirtmek istiyorum. Bu bağlamda yapılacak olan Nükleer Santrallerin iyi denetlenmesi gerektiğini ifade ediyorum.

Yenilenebilir enerji kaynakları Güneş ve Rüzgâr enerjisi hakkındaki bölgesel düşünceleriniz nelerdir?

Bu konuda şunları söyleyebilirim Rüzgâr da ülke potansiyelimiz kullanılacak türbinlerin özellikleri çerçevesinde bilim adamlarımızın araştırmalarına göre yaklaşık 50 ile 100 bin megawat arasındadır. Ülkemizde ki kurulu güç ise 2011 sonlarında ki verilere göre 1600 megawat civarındadır. Buda gösteriyor ki daha kat etmemiz gereken çok yol var. Güneş enerjisine gelince; yeni çıkan yasa ile birlikte, ilerleme olacağa benziyor fakat hala tam anlamıyla yeterli değil. Yapılan araştırmalara göre ülkemizde şu an kullanılan toplam enerjinin 5 bin katı güneş enerjisi potansiyelimiz var. Bu gözden kaçmayacak kadar büyük bir potansiyel. Devlet bu konuda biraz daha teşvik edici olmalı. Almanya da güneş olmamasına rağmen bizden 4 bin kat fazla güneş enerjisi kullanıyor. Güneş enerjisi panelleri ile kurulacak GES’ler bütün engeller aşılarak bu ülkede hayata geçirilmeli. Ege, İç Anadolu, Akdeniz, doğu ve güneydoğu Anadolu ve hatta Karadeniz bölgesinde bile şehirlerde kasabalarda ve dahi köylerde evlerin çatıları gün be gün sıcak su amaçlı da olsa güneş enerjili su ısıtıcı panelleriyle hızla dolmakta. Yakın bir zamanda da elektrik üretme amaçlı evlerin çatılarını güneş panelleri kaplayacak olduğu görülmektedir.

Ancak her ikisinde de ham enerjinin depolanma şansı olmadığından rüzgârın durduğu, güneşin solduğu süreçlerde bunca yatırımın boşa gideceği de düşünülmelidir. Ülkemizde son yıllarda günün konusu haline gelen HES’ler büyük ölçüde daha kararlı ve sürdürülür görünmektedir. Fakat bu da kır santralleri türünde ufak akarsuları bu işe karıştırmak çiftçi, köylü, fakir, fukaranın tarlasının başındaki bir avuç suyu vatandaştan esirgemek anlamında handikaplar yarattığı gözlemlerim içerisindedir. İptal edilen Çamlıhemşin HES benzeri, umuyorum ki daha birçok kırsal HES projelerinin devlet büyüklerimiz tarafından yeniden tetkiki ile iptali sağlanır.  Son zamanlarda gazetelerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ‘ın, açıklamasında 10 MW altı santrallere izin verilmeyeceğini belirtmesi son derece takdire şayan olup, hükümetimizin bu konudaki hassasiyetini ve tavrını da kamuoyunu rahatlatıcı bir unsur olarak belirtmek istiyorum. Ancak bu tür fikirlerin sözle değil yazılı kayıtlara geçmesinde yarar görmekteyim. Tabi ki bu noktada büyük HES projelerine sözümüz yoktur. Bu realite sanki Doğu Karadeniz’de üç noktada üç yüzergezer santral yapımı ile ufak akarsuların %80’ninin HES projelerinden kurtulabileceğini ilgililere hatırlatmak istiyor, bu konudaki tüm çalışmaların ülkemiz ve insanlık için hayırlı olmasını diliyorum.